Tarih kitaplarından Türklerin Anadolu’ya gelmeden önce çayla tanıştıklarını
öğreniyoruz. 12. Yüzyılda Kazakistan’da yaşayan Türk Şair Hoca Ahmet Yesevi’nin
çayı içen ilk Türk olduğunu Kazan Tatar Türklerinden dil islahatçısı, Abdül’l-Kayyûm
Nâsırî, “Fevakihü’l–Cülesâ” adlı eserinde kaleme almıştır.
Mehmet Fuad Köprülü’nün (2003) Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar adlı
eserinde ise şu şekilde anlatılmaktadır: Hoca Ahmet Yesevi bir gün Hıtay sınırında
Türkistan karyelerinden birine misafir olur. O gün hava çok sıcak olduğu için çok
yorulmuştur. Evine misafir olduğu Türkmenin komşusunun zevcesi doğum yapmak
üzeredir. Türkmen Hoca Ahmet Yesevi’den dua ister, Ahmet Yesevi de dua eder.
Allah’ın izniyle Türkmenin isteği hemen olur. Türkmen bu duruma çok memnun olur.
O yörenin önemli bir ikramı olan çay kaynatıp getirir. Hoca Ahmet Yesevi çayı sıcak
sıcak içince terler ve yorgunluğu gider. Sonra ‘Bu şifalı bir şey imiş,
hastalarınıza bundan içirin ki şifa bulsunlar. Allah kıyamete kadar buna
revaç versin’ diye dua etmiştir. İşte çay bundan sonra bütün Türkler arasında
kullanılmaya başlamış ve şifa verici bir içecek olmuştur.